background img

The New Stuff

Afyon Çiçeği - Sebastian Faulks

Tesadüfen girmiş olduğum bir kitapçıda gözüme çarpan ilk kitap olan Afyon Çiçeği'ni isminden dolayı satın aldım aslında. Şimdiye kadar hiç James Bond romanı okumamış biri olarak da almayı seçtim tabii ki.

Normal şartlar altında macera romanlarını sıkça okuyan bir okur değilimdir. Fakat tarzım olmayan kitapları da kesinlikle okumaya zaman ayırırım. Benim için elimdekinin kitap olması yeterli okumak için.

Afyon Çiçeği tahmin ettiğim üzere pek ilgimi çeken bir kitap olmadı. Sonuna kadar okumayı ihmal etmedim tabii ki. Tahmin edileceği üzere klasik bir Bond romanı.

Çok fazla bir yorumda veya eleştiride bulanabileceğim bir roman da değil. Bir macera filmi izler gibi aktı gitti cümleler zaten gözlerimin önünden. Macera filmlerini de hiç tercih etmem ama neyse...

Eğer macera romanı sever bir okursanız mutlaka Bond romanlarını okumuşsunuzdur diye düşünüyorum. Okumamışsanız da alıp okuyun. Fakat benim gibi pek tercih eden biri değilseniz okumasanız da olur. Eğer diyorsanız ki bir Bond romanı okumadan ölmek istemiyorum; alın, buyrun, okuyun.

Güneşi Beklerken Finalinde Hata!


Yarım saat önce Final bölümüyle ekranlara gelen Güneşi Beklerken, bitiyor olduğu için şaşkındım aslına bakılırsa. Çünkü son 1 yıldır ekranların en kaliteli dizisi bana göre Güneşi Beklerken'di. Oyuncu kadrosu, çekimler, senaryo oldukça başarılıydı. Fakat dizi bittiği sırada aklıma pat diye geçmiş bölümlerden bir şeyler düştü ve bunun aslında bir hata olduğunu fark ettim.

Kaçıncı bölüm olduğunu hatırlamıyorum fakat anlatınca izleyen arkadaşlarım da o sahneyi hatırlayacaktır. Bir bölüm, aradan seneler geçmiş olarak başlamıştı. Zeynep, kadın bir psikoloğa bir şeyler anlatıyordu. Tam bu sırada dışarıdan ''Anne!'' sesi duyuluyor ve Zeynep de ''Geliyorum kızım.'' diye karşılık veriyor. Oldukça merakta bırakıcı bir sahneydi açıkçası.

Gel gelelim dizimizin final bölümüne. Anlatmış olduğum sahneye dair hiçbir görüntü, sahne yok. O an anlamsızca gerçekleşip, unutulup giden bir sahne oldu sanıyorum. Bu oldukça ciddi bir hata. Tabii eğer dizi aniden bir final kararı alıp, alelacele bir bölüm çekilmediyse...


Ek olarak final bölümündeki bir sahne de kafamı karıştırdı aslına bakılırsa. Sanıyorum izleyenlerin de aklında bu konuda bir soru işareti kalmıştır.

''Yıllar sonra...'' diye bir yazı geldi ekrana ve Zeynep uykusundan uyanarak başladı sahne. Evlenmiş ve çocuğu olmuş. Fakat Kerem'den mi yoksa Güneş'ten mi? İşte kafamı karıştıran nokta bu. Uyanır uyanmaz Güneş'le mutfakta gayet samimi, sanki evlenmişler gibi davranıyorlar. Aralarındaki diyaloğa bakılırsa evlenen çift Güneş ve Zeynep. Bir sonraki sahnede de zaten terasta Güneş'le Zeynep, Masal'a anne ve baba dedirtmeye çalışıyorlar. Bu sahneyle kafamdaki Güneş ve Zeynep ikilisi kesinleşiyor.

İşte tam bunun üzerine kapı çalıyor ve Kerem geliyor. Zeynep'le öpüşüyorlar, aşkımlar falan filan. Dizi, o baştaki karmaşıklığa da bir açıklık getirmeden son buldu.

Bu iki olaya ilişkin bir yazı, bir haber veya bir açıklama getirirler diye umuyorum ki en azından diziyi iyi hatırlayalım, öyle değil mi?

Ben Şimdi Yazar mı Oluyorum?

Merhaba arkadaşlar. Uzun bir aradan sonra tam bir iç rahatlığıyla bilgisayarımı kucağıma aldım ve kollarımı sizlere açtım. Günde ikişer üçer postla karşınızda olan ben, bu yıl pek karşınızda olamadım. Bunun sebebi de bildiğiniz üzere üniversite sınavlarına hazırlanıyor oluşumdu. Şimdi sizlere güzel ve yarı güzel haberlerim var. Hepsinden bir an önce bahsetmek istiyorum çünkü çatır çatır çatlıyorum heyecandan.

Öncelikle sınavlarım nasıl geçti, sonuçlar nasıl onlardan bahsetmek istiyorum. YGS sınavım, sınav esnasında muhteşemdi. Yapabildiğimin fazlasını da yapıp (4 matematik sorusu) büyük bir iç rahatlığıyla sınavdan çıktım. Yaptıklarımdan o kadar emin ve mutluydum ki keyfime diyecek yoktu. Bu mutlulukla LYS hazırlık sürecine de adapte olmam pek zor olmadı. Fakat 1 hafta sonrasında sonuçların açıklanmasıyla büyük bir facia ile karşı karşıya kaldım. Puanım beklediğimden çok çok daha düşük. Neredeyse tam bir felaket. Fakat hiç üstüne düşmek istemedim çünkü sırada daha önemli bir sınav vardı.

LYS sınavlarım da harika geçti. Edebiyattan full bekliyorum, çünkü hem ilgi alanım hem de hayatım boyunca sürdürmek istediğim mesleğin ana kaynağı. Aynı şekilde nasıl ve nereden çıktığını anlamadığım 11 adet yanlışla tam bir fiyaskoya imzamı attım ve LYS de bana güzelce bir geçirdi.

Moral bozmadım, tercihler vardı ve istediğim yerlerin çoğu da şıp diye geliyordu. İstediğim şehirler ve bölümler gözümü öyle bir kör etmiş ki tercih sıralaması hatalı olunca 3. tercihimden sonraki tercihlerim ölü tercih olmuş ve yerleşebileceğim onca güzel şehir, üniversite ve bölümler hayal oldu. Şimdi ise ek tercihleri beklemekteyim, bu sefer kesinlikle bir hata bir yanlış yapmamalıyım bunun bilincindeyim ve şehirlerin, üniversitelerin gözümü kör etmesine izin vermeden akıllı çocuk olup harika tercihlerimi güzelce yapacağım.

VE GELDİK ASIL BÜYÜK HABERE! 

2013'ün Ocak ayında yazmaya başladığım ve Kasım ayının ortalarında bitirmiş olduğum kitabımı bir yayınevine göndermiştim. Açıkçası büyük bir yayınevi olduğu için umutsuz ve karamsar bakıyordum bu olaya. Bir nevi de öyle oldu. Yayın programına alınmadı eserim. Ona üzülürken, başka bir yayınevinden teklif aldım. Kitabımı kendileri basmak istediler. Olaya sıcak bakıyordum, sonuçta tek hayalim bu. Kitaplarımın basılması ve büyük bir yazar olmak. Fakat o açıdan da bir kaç problem yaşadım ve o yayınevi de gözden çıktı. 

Tam bunlar olurken, bu yıl gidiyor olduğum Final Dersanesi müdürümüz Orhan Sahilli, kitabı FDD'nin Kültür-Sanat Yayınevine gönderebileceğimizi söyledi. Pek umutlu değildim yine fakat tabii ki de denemek benim için iyi bir artı puandı. 

Her şey hazırlandı ve kitabımı gönderdim. Yaklaşık 1 ay önce beni aradılar ve kitabımı bana geri göndereceklerini, son bir göz gezdirip tekrar kendilerine göndermemi istediler. Sonrasında editör ve basım aşaması gerçekleşecekti! 

Kitabımı son kez gözden geçirdim ve yayınevine tekrar gönderdim. Şimdi beklemekte olduğum tek şey kitabımın basım tarihi. Acayip heyecanlı ve mutluyum. İlk kitabım neredeyse basılmak üzere ve ben artık gerçek anlamda bir yazar olacağım. Mutluluğum anlatılabilecek gibi değil ama sizlerle bu duyguyu paylaşmak, gerçekten ayrı bir muhteşem. 

***

Şimdi ise ek tercihleri bekliyorum bir yandan ve bir diğer yandan da ikinci kitabımı yazmaya başlayacağım. Harika bir gelecek beni bekliyor, hissedebiliyorum. Umuyorum ki bundan sonra daha güzel haberlerimi ve mutluluklarımı sizlerle daha sık paylaşırım. 

Şimdilik hoşçakalın!

Girne Amerikan Üniversitesi ile Kıbrıs’ı Kazan, Kıbrıs ve İngiltere’de oku!

Girne Amerikan Üniversitesi, "Kıbrıs’ı Kazan, Kıbrıs ve İngiltere’de Oku" sloganı ile bütünleşen ve yurtdışı kampüsleriyle de öğrencilerine üç farklı kıtada eğitim fırsatı sunan öncü bir üniversite.

Eğitimde mobiliteye verdiği önem ve uluslararasılaşma sürecinin bir göstergesi olarak Girne Amerikan Üniversitesi; İngiltere, ABD ve Hong Kong’dan sonra küresel kampüslerine bir yenisini ekleyerek Türkiye’de İstanbul yerleşkesini hizmete açmıştır. Bu süreçte Girne Amerikan Üniversitesi, öğrencilerine 3 farklı kıtada eğitim imkânı sunmakta ve "Üç Kıta Tek Üniversite" sloganı ile de bir dünya üniversitesi olma noktasında bir hareketlilik içerisinde olduğunu kanıtlamaktadır.

Kazandıkları ÖSYM bursları ile GAÜ’ye yerleşen öğrenciler, Girne Amerikan Üniversitesi’nin yurtdışı yerleşkelerinde aynı burslarla ve ek ücret ödemeden programlarıyla uyumlu dersler yada ELA’da (English Language Academy) İngilizce dil eğitimi alıyor; geri döndüklerinde ise yurtdışında aldıkları dersleri GAÜ programlarındaki ders yükümlülükleri yerine saydırarak eğitimlerine devam edebiliyorlar.

Eğitimde 30 Yıl...

Geçtiğimiz günlerde görkemli bir törenle 30. Onur Yılı’nı kutlayan Girne Amerikan Üniversitesi için bu sene oldukça özel bir yıl. GAÜ, 2014-2015 Akademik Yılında tam 2260 yeni öğrencisine 7 yıl boyunca kesintisiz ÖSYM Bursu verecek.

GAÜ sosyal ağlarda da çok aktif; bu sene tercih dönemi boyunca facebook.com/girneamerican üzerinden tüm kampüsler ve öğrenci hayatı ile ilgili herşeyi paylaşıyorlar ve tüm sorulara resmi sayfa üzerinden cevap veriyorlar. Twitter takipcilerini de unutmamışlar @girneamerican üzerinden en güncel paylaşımları takip edebilirsiniz.

GAÜ, şu anda küresel dünyanın yükselen meslekleri Denizcilik, Havacılık, Sahne Sanatları, Hukuk, İleri Mühendislik Disiplinleri, Güzel Sanatlar, Mimarlık, İç Mimarlık, Uluslararası İşletme, Uluslararası İlişkiler, Psikoloji, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik, Türkçe Hukuk, Çin Dili ve Edebiyatı, Gastronomi ve Mutfak Sanatları, Sınıf Öğretmenliği, Sağlık Yönetimi, Ergoterapi, Enerji Sistemleri Mühendisliği, Ebelik, İnşaat Mühendisliği ve Sivil Havacılık Ulaştırma İşletmeciliği, Pilotaj gibi programları barındıran; 9 Fakülte, 6 Yüksekokul, 2 Enstitü ve  2 Meslek Yüksekokulu’nda olmak üzere , 69 Lisans 21 Önlisans 48 Yükseklisans ve 17 Doktora programı sunmakta.

GAÜ’den saygın dünya üniversiteleri ile akademik işbirliği ve değişim programları fırsatı!

Girne Amerikan Üniversitesi, kampüsleri ve 200’ü aşkın dünya üniversitesiyle sürdürdüğü öğrenci değişim programları kapsamında, öğrencilerine yaşam boyu hatırlayacakları deneyimlerin kapılarını açmakta.

Uluslararası Denklik ve Tanınma

Girne Amerikan Üniversitesi sağladığı eğitimin kalitesini sürekli olarak geliştirmek için akreditasyonlarını ve üyeliklerini yenilemektedir. GAÜ yerel olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordınasyon Kurulu YÖDAK ve Türkiye Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından tanınmaktadır. Ayrıca dünyanın bir çok saygın denklik kurullarından akredite olan GAÜ’nün bir çok uluslararası üyeliği de bulunmaktadır.

Girne Amerikan Üniversitesi Eduniversal’ın En İyi Üniversiteler sıralamasında yer almaktadır. Avrupa Birliği Yükseköğretim Sistemi içerisinde üniversite eğitimini denetleyen uluslararası eğitim kuruluşu Eduniversal, 153 ülkeden 12 bin yükseklisans programının incelenmesi ve 100 bin öğrenci ile yaptığı “En İyi Yükseklisans Eğitimi Veren Üniversiteler” araştırmasının sonuç raporuna göre GAÜ "En İyi Yükseklisans Eğitimi Veren İlk 100 Üniversite" arasında gösterilmektedir.

GAÜ, YÖK onaylı programlarıyla geleceğin pilotlarını yetiştiriyor

4 yıllık Pilotaj eğitimi alan öğrenciler, GAÜ İstanbul Yerleşkesi Uluslararası Havacılık Akademisi’nde similatör ve uçuş derslerini tamamlayarak Pilot olma hakkını kazanıyorlar. GAÜ’nün, uluslararası standartlarda verdiği eğitimle yetiştirdiği öğrenciler, önümüzdeki 20 yılın en gözde mesleklerinden biri olan havacılık sektöründe kolaylıkla iş bulabilecekler.

Kıbrıs, dünyanın en güzel adalarından biri!

Kıbrıs Dünya’nın en güzel adalarındandır ve iklimi sayesinde bir tatil ülkesinde eğitim alma şansınız var, üniversite kampüsü plajlara çok yakın mesafede bulunmakta ve kampüse çok renkli bir yaşam hakim. GAÜ, adanın en turistik sahil kenti olan Girne’de kendisine özel plaj ve uygulamalı 5 yıldızlı oteli ile öğrencilerine eşi benzeri olmayan bir eğitim fırsatı sunmaktadır.

Peki kampüste hayat mı nasıl? Tanıtım filmleri için youtube.com/girneamerican ve vimeo.com/girneamerican

Bir boomads advertorial içeriğidir.


Sil Baştan - Ken Grimwood



Ken Grimwood, aşık olduğum yazarlardan birisidir. Kendisini Kayboluş adlı romanıyla tanıdım ve beni olağanüstü bir şekilde etkilemeyi başardı. Normalde böyle gerilim tarzı, hafif korku içeren kitapları beğenmem zordur. Okurken iliklerime kadar korkmuyorsam benim için bir şey ifade etmez.

Ken Grimwood'un kitapları da dışarıdan bakıldığında sanki gerilim içeren, korku türü romanlarmış gibi görünüyor. Fakat hiç öyle değil. Başta öyle çıkmamasına gıcık olmuştum fakat okudukça apayrı bir tür olduğunu keşfettim. Hemen ardından Sil Baştan kitabını satın aldım ve aynı şekilde beni derinden etkilemeyi başardı.

Sil Baştan, Jeff adında bir adamın hayatını tekrar tekrar yaşamasını konu alıyor. Jeff, ilk tekrarında neye uğradığını kestiremiyor. Fakat bu olay, yani tekrarların içerisinde yaşıyor olması, sürekli ölüp tekrar doğması onu bilinmeyenleri aramaya sürüklüyor.

Kendisi gibi birini daha buluyor, tesadüf sonucunda: Pamela. Onunla farklı bir hayata başlıyorlar ve bir sonraki tekrarlarında birbirlerini tekrar buluyorlar. Fakat ters giden bir şeyler de vardır. Acaba kendileri gibi daha kaç insan var? Bu sorunun cevabını bulabilmek için, hiç de istedikleri gibi bir yola girmiş olmayacaklar.

Kitap kapağında da yazılmış olduğu gibi ''Hayatınızı tekrar, tekrar ve tekrar yaşamak zorunda kalsaydınız...'' 

Hikaye sizi acayip derecede sürüklüyor. Kendinizi fena şekilde kaptırdığınız zaman sürekli ölen, sürekli doğan kişi sizmişsiniz gibi hissediyorsunuz. Bunu kitabı okurken defalarca yaşadım. Bu da yazarın ne kadar güçlü ve sağlam bir kaleminin olduğunu ifade ediyor.

Son zamanlarda ilginç, tuhaf ve fazlasıyla ilgi çekici farklı konular içeren romanlar okumadıysanız bu kitabı size şiddetle tavsiye ederim. Herkesin okuması gereken son derece etkileyici kitaplardan. Ben de en kısa zamanda, yazarın ''Zaman Çarkı'' adlı kitabını alıp okumayı düşünüyorum.

Ken Grimwood'un Kayboluş romanı hakkındaki yorumu okumak için buraya tık.

Benim Çocuğum - Film Yorumu

Merhaba sevgili okurlarım. Bugün sizlere, dün izlemiş olduğum bir aile filminden bahsedeceğim. Bu tür postlarımın başında, her zaman belirtmiş olduğum gibi yine aynı şeyi söyleyeceğim: Lütfen bu postumu özellikle homofobik ve transfobik, eşcinsellere karşı şiddetli bir şekilde ön yargı besleyen bireyler okusun. Önceliği onlara veriyorum, çünkü bilmeleri gereken çok şey var...

Film, LİSTAG Aileleri tarafından çekiliyor. Filmin yönetmenliğini Can CANDAN yapıyor.

Uzun metraj bir belgesel olan Benim Çocuğum filminde, aileler çocuklarının küçüklüğünden itibaren her şeylerini anlatmaya başlıyorlar. İlk eşcinsel olduklarını sezdikleri, anladıkları zamanları, çocuklarının onlara açıldığı zamanları, kendilerinin o süreç içerisinde neler yaşadıkları ve kabullenme süreçleri... Her şeyi anlatıyorlar ve anlamanızı istiyorlar.

Filmde, her zaman, her yerde belirttiğimiz gibi, öncelikle eşcinselliğin kesinlikle bir hastalık olmadığı, transeksüelliğin bir hastalık olmadığı. Zaten filmi izlerseniz, ailelerin anlatımından sonra CETAD Psikiyatrisleri size aklınızda olan tüm soruları baştan sona cevaplıyorlar. Empati yapmanızı istiyorlar ve sordukları tek bir soruyla, cinsel yöneliminize dair o ince çizgiyi kalınlaştırıyorlar.

Bu belgesel ne yazık ki benim şehrimde gösterime girmediği için çok üzülmüştüm. Bütün DVD marketleri dolaştım ve bulamadım. İnternete düşmesini bekliyordum ve bir arkadaşım tarafından hediye olarak aldım en sonunda.

İzlerken yer yer ağladım, yer yer de gülümsetti anne babalar beni. Film bittikten sonra içimden, İstanbul'a gittiğimde yapacağım ilk işin LİSTAG ailelerinin yanlarına gidip hepsinin ellerinden öpmek olacağını geçirdim.

Size şiddetle tavsiye ediyorum. Mutlaka bir yerden temin edin ve bir, bir buçuk saatinizi ayırın ve izleyin. Emin olun çok şey öğreneceksiniz ve tüm ön yargılarınızdan arınacaksınız.

Biliyorsunuz amacımız, ön yargısız ve rengarenk bir dünya oluşturmak.

İyi seyirler...


Fotoğrafım
Edirne, Ayşekadın, Türkiye
19 Ocak 1996, İskenderun doğumlu. Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü mezunu. 13 yaşından beri blogger. 2012 Hürriyet Bumerang Ödülleri'nde En Uyumlu site üçüncülüğüne hak kazandı. İlk kitabı İkinci Kadının Hikâyesi ise Temmuz 2016 yılında basıldı. Tüm kitabevleri ve online kitapçılarda satışta.